Ak Parti skandalında hedefteki iki isim; biri Kahtalı'ysa ötekisi de Çetin'dir.

Güya bugün yeni Ak Parti Şahinbey İlçe Başkanı belli olacaktı.

Oldu… Skandalın en alası oldu…

Koskoca kerli ferli 6 kişiyi aday diye Ak Parti Genel Merkez’e çağırın…

Sonra da deyin ki…

“E, kusura kalmayın! Sizler aradığımız kriterlere uygun adaylar değilsiniz. Gaziantep’e geri dönebilirsiniz.”

Bunun adına ne derseniz deyin, hafif kalır.

Ayıp desem hafif kaçar…

Skandal desem, 22 yıllık iktidar partisine bu da zayıf düşer.

Ben, adını koyamadım… Varın, siz koyun!

Gelelim bu skandalın iki kahramanı olan Koordinatör Milletvekili Hakan Kahtalı ve Gaziantep İl Başkanı Murat Çetin’e…

Soruyorummm…

Kahtalı, Gaziantep’e koordinatör vekil olacak biri mi?

Bence değil!

Olmadığını il başkanlığı atamasında gördük…

Görüşülen isimler arasında şu anki il başkanı Murat Çetin yoktu…

Sonradan bir rivayete göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Ankara’ya çağrıldı. Ve yapılan mülakatlar sonrasında Murat Çetin il başkanı olarak atandı.

Böyle önemli görev için hiç mi önceden istişareler yapılmaz. En azından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşseydi…

“Sayın Cumhurbaşkanım, Gaziantep’e il başkanlığı için görüşmelere gidiyorum. Bir emriniz veya bir selamınız var mı” deseydi.

Tonla görüşmeler yapmasına gerek kalmazdı… Hatta Gaziantep’e gelmesine lüzum olmadan ta Ankara’da Murat Çetin il başkanı olurdu.

Şahinbey İlçe Başkanlığı ise, görevden alınmasından tutun, atamalara kadar tam bir skandal.

Ben, en hafifinden skandal diyorum, sizler ne derseniz deyin artık!

14-28 Mayıs Seçimleri öncesi boşalan koltuğa Abdülkadir Sökücü atandı.

İyi, güzel, hoş da 3 ay sonra niye nezaketsiz bir şekilde görevden alındı.

MHP’nin yaptığı gibi yapsaydınız, daha şık olmaz mıydı?

MHP, ne yaptı?

Görevden alacağı insanların rencide olmaması için istifalarını sunmasını istedi.

Onlarda istifa etti.

Şimdi bu görevlerden alınmalarda insanın aklına gelmeyen bile gelir. En azından acaba ne kusuru vardı da görevden alındı derler…

Hiçbir kusuru olmasa da derler…

Daha neler neler derler… Demişlerdir de… Burası Gaziantep, alasını derler. Der oğlu derler…

Ya sonrası, o daha vahim…

Türkiye’nin ikinci büyük, bana göre birinci büyük nüfusa sahip Şahinbey’e böyle atama komedisi olmaz. Daha doğrusu böyle görevden alınma ve atama skandalı ne Gaziantep’e ne de Ak Parti’ye hiç yakışmadı.

Ak Parti’nin rakiplerini sevindirecek bir atama skandalı.

Aslında skandal, İl Başkanı Murat Çetin’den başladı. İlçe Başkanlığı için herkesin başvuru yapmasını istedi. Yanlış bilmiyorsam, 25 kişi, ilçe başkanlığına aday oldu. Sıra Koordinatör Milletvekili Kahtalı’ya geldi. O da 25 kişiyi 5’e düşürdü. Daha trajikomiği artık kim veya kimlerin referansı olduysa, sonradan Mustafa Kılıç da mülakat için Ankara’ya çağrıldı. Tıpkı İl Başkanı Murat Çetin’in atamasında yaşananlar gibi…

Peki, kalan 19 kişiye ne oldu? Ne olduğunu ben söyleyeyim…

Küstüler… Birilerine küstüler nihayetinde Ak Parti’ye küstüler.

Gaziantep’te halı, dokunmasına dokunur da enine mi boyuna mı dokunduğunu bilmezsen, böyle skandallar kaçınılmaz olur.

Peki çağrılanlar ne oldu?

Olabildiğince kabalaşmadan naif cümlelerle diyorum…

“E, sizler aradığımız kriterlerde adaylar değilsiniz, Gaziantep’e geri dönebilirsiniz.”

Bakın, “sizi beğenmedik, şimdi arkanıza bile bakmadan Gaziantep’e naş naş” demedim.

Desem yeri mi, yeri... Sizler vur derseniz de ben durur muyum? Öyle bir vururum ki,sesini ta Ankara'da işitirsiniz.

Ama yine de kabalaşmamak için olabildiğince naif olmaya çalıştım! Bir gazeteci olarak bu kadar naif olurken, atamanın aktörleri daha naif olması gerekirdi. Amiyane tabirler kılı kırk etmeliydiler.

Lakin gömleğin düğmesini bir kere yanlış düğmelersen, ister yukarıdan istersen aşağıdan hepsi yanlış gider.

Bu skandalda imzası olanlar… Bunu Gaziantep’e yaşattıkları için bedel ödemeleri gerek.

Hakan Kahtalı, derhal koordinatör milletvekilliğinden alınması gerekir.

İl Başkanı Murat Çetin’e diyeceğim o kadar çok ki… Vallahi hiç yerim kalmadı.

Sakın ha yerim dar diye düşünmeyin!

Kısa sürede göreve başlamasına rağmen yaptıkları ve söylediklerinin hepsi birer manşet…

Onu müsaadenizle bir sonraki yazıma bırakıyorum…

Yazdıklarımı dost uyarısı olarak alırsa ne ala…

Almasa da kendi bilir.

Pazartesi görüşmek üzere…