Ya vazgeçtiklerimiz kadar özgürsek!

Şimdi kendinizi üzerinizde kıyafetleriniz, ayağınızda ayakkabılarınız, elinizde çantanız, cebinizde cüzdanınız, yağmurlu bir havaysa şemsiyeniz, belki tek elinizde arabanızın anahtarı ile hayal edin. Ve şimdi bunları tek tek bıraktığınızı düşünün. Anahtarı yakınlardaki bir masanın üzerine bırakın. Bırakın bırakın. Şemsiyenizi koyun. Cüzdanınızı cebinizden çıkartın ya da çantanızdan ve bir köşeye atın. Hala orda mı diye dönüp bakmayın bile. Sonra ceketinizi çıkartın, kıyafetleriniz, ayakkabılarınız. Kat kat soyunun; düşünün görünmeyen bir el hepsini aldı ve yok oldu. Artık bir siz varsınız. Birde düşünceleriniz.

Şüphesiz Epiktetos bu cümleleri sarayından söylememiştir. Hiçbir eşyaya sahip olmadan küçücük bir kulübede yaşamıştır ünlü düşünür.

Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir” sözüyle 2000 yıl öncesinden günümüze bir mesaj bırakmış gibi Epİktetos…

Peki biz ne kadar ‘hür’üz?

Teknolojik imkanların en üst seviyede olduğu 21. yüzyılda bilgiye ulaşmanın yolu saniyelerle tamamlanırken, ne kadar ‘ben’ olabiliyoruz?

Hadi bir şey deneyelim…

Hep beraber tabletlerimiz, bilgisayarlarımız veya telefonlarımız ellerimizde düşünelim. Üzerimizde marka kıyafetlerimiz, ayağımızda hatırı sayılır meblağlar ödeyerek satın aldığımız ayakkabılarımız, cebimizde nakitten çok kredi kartlarının ağırlıkta olduğu cüzdanımız, elimizde arabamızın anahtarı, diğer elimizde akıllı telefonumuz veya tabletimiz…

Şimdi bunları tek tek bir kenara bırakmayı hayal edin. Arınmış mı hissediyorsunuz yoksa eksik mi?

Hangi eşyanızdan ayrılmak daha zor geldi?

Zor olanın teknolojik aletlerimizi kenara bırakmakla yaşadığımızı tahmin etmek zor olmasa gerek…

Gün geçtikçe teknolojik gelişmelerin avucunun içine yerleşip kendimizden uzaklaştığımızın farkında mıyız?

Acaba sahip olduğumuz şeyler egomuzun yakıtı görevi mi görüyor?

Anı bile yaşayamıyor; ya geçmişe hayıflanıyoruz ya da gelecek için kaygılanıyoruz. Sonra sahip olmak istediklerimiz uğruna toplumun mutsuz milyonlarca üyesinden biri oluyoruz. Sahip olduklarımızı şöyle bir kenara bırakarak kim olduğumuza ve bu hayata geliş amacımıza yoğunlaşmamız mı gerekiyor acaba?

Hem belli mi olur belki kendimizin efendisi oluruz…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Şenay İzgezer - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Haber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.